HİÇ BİR KUVVET BİZİ BU HAKLI DAVADAN GERİ DÖNDÜREMEYECEKTİR.
Nisan 4, 2014 de Basın Açıklamaları
HİÇ BİR KUVVET BİZİ BU HAKLI DAVADAN GERİ DÖNDÜREMEYECEKTİR.
Emniyet çalışanlarının sıkıntılarını ve problemlerini çözmek adına 09 kasım 2012 tarihinde elimizi taşın altına koyarak her türlü baskıyı ve eziyeti göze alarak Emniyet Sen isimli sendikayı kurduk. Sendikamıza emniyet çalışanlarının desteği , Genel Müdürlüğün baskılarına rağmen halen sürmektedir. sendika kavramı emniyet çalışanlarının gözlerini parlatmakta, umut ışığı olarak görülmektedir.
beraber yola çıktığım ve emniyet çalışanlarını temsil etmesini beklediğim irfan ÇELİK, ZEKİ KILINÇ, AHMET AKKIN, ÖMER OSMAN CEYHAN, GÖKMEN AKIN ve METEHAN AYDIN beni ve camiamızı zor durumda bırakarak hak davamızı, sendikal mücadelemizi yıpratmıştır. özellikle mahkemelere verdikleri dilekçelerde ve beyanlarda sendikanın var olmadığını iddia ederek bu iddialarını bir çok duruşmada dile getirmiştir.
Biz bu davaya başlarken kişisel menfaatlerimizi, ailemizin geçim kaynağını yok saymak adına bir mücadeleye girdik, ancak merkez yönetim kurulu içinde bulunan bu yol arkadaşlarım kendi kişisel menfaatleri adına sendikal mücadelemize çelme takmışlardır. Hak davamıza bir çok kez ihanet etmişlerdir. Bu kişilerce Ankara 7. İş Mahkemesinin 2013/1545 esas sayılı dosyasına sunulan dilekçelerinde “Emniyet-Sen” isimli sendikanın tüzüğünü reddetmişler ve 4688 sayılı yasa uyarınca valiliğe verilen tüzüğün incelemeden geçmediğini dolayısıyla geçersiz olduğunu beyan ederek bu mücadeleye gönül verenleri kişisel menfaatleri karşılığı yok saymışlardır.
Bir sendikanın var olması kurulmuş olması sadece tüzüğe bağlıdır. Tüzük, tüzel kişilerin ruhudur. Bu kişilerce bu ruhun inkar edilmesi Emniyet Sen tüzel kişiliğinin yok sayılmasıdır. bu göstermektedir ki; bu tüzel kişiliğe gönül verenler bu altı kişi tarafından aldatılmıştır, kandırılmıştır.
Emniyet Genel Müdürlüğünün ağzı ile konuşulması ve bu hususların mahkeme dosyalarında iddia edilmesi sendikal mücadelemize telafisi imkansız zararlar vermiştir. Bu sendika kurulurken EGM’nin ellerinde çiçeklerle bizleri karşılamayacağı, bir çok sıkıntı yaşatarak haksızlıklar yapacağı herkesçe malumdu. Bu sıkıntı ve hukuksuzların çözüm yerinin ise Türk Milleti adına karar veren mahkemeler olacağı, hukuka olan inancımızla bu sıkıntıları bertaraf edeceğimiz her ortamda dile getirilmiştir. Bu mücadeleyi vermeye gönüllü başlamışken, neler değişmiştir ki; bu altı kişinin vekili aşağıdaki beyanı verebilmiştir. Bu altı kişi, Türk Milleti adına yargılama yapan mahkeme huzurunda “sendikal mücadeleyi sonlandırdıklarını” neden ve ne karşılığı kabul etmiştir?
İRFAN ÇELİK, ZEKİ KILINÇ, AHMET AKKIN, ÖMER OSMAN CEYHAN, GÖKMEN AKIN ve METEHAN AYDIN’ın vekilleri Av. TAHA BALANTEKİN mahkeme huzurunda aynen ” önceki beyanlarımızı tekrar ediyoruz sendika kurulamayacağı ile ilgili anaysa mahkemesinde sendika kurulamayacağına ilişkin karar verilmiştir. dava konusuz kalmıştır. “ ifadesini kullanmıştır. bu ifade bu altı kişi tarafından sendikanın yok hükmünde olduğunun kabulünden başka bir şey değildir. gerek temsilcilerimiz gerekse üyelerimiz AİHM yolunda bu sendikayı var etmeyi göze almışken, bu kişilerce EGM’nin beyanlarının tasdik edilmesi ve bu beyanların kabul edilmesi; sendika kavramını duyduğunda gözleri parlayan, bu kavramı umut ışığı olarak gören emniyet çalışanlarına ihanettir. Bu ışığı söndürmektir.
Sendikal mücadelemiz nedeni ile bir çok arkadaşımız disiplin cezası almışken, bir kısmı ihraç edilmişken bu beyan ihanet değil midir? Bu beyan AİHM’e başvurduğumuzda EGM tarafından kullanılmayacak mıdır? Hangi kişisel çıkar dava arkadaşlarını yüz üstü bırakmayı gerektirmektedir.
Özellikle AHMET AKKIN’ın 22.04.2013 tarihinde yani meslekten ihraç edilmeden sadece iki gün önce sendika üyeliğinden ve sendikada ki bütün görevlerinden istifa ettiği, bu istifasını Emniyet Genel Müdürlüğüne sunduğu tarafımca yeni öğrenilmiştir. Bu istifası EGM’nin soruşturma dosyasında 52/9 , 52/20-21 numarası ile delil olarak kullanılmıştır. ancak bu kişi halen kendisini Merkez Yönetim Kurulu Yöneticisi olarak adlandırmakta ve bir çok temsilcimiz ile bu sıfatı ile konuşmaktadır. daha vahim olanı ise karar defterlerinde imzası bulunmaktadır. Ben dahil sendikamıza tüm gönül verenleri bu şekilde kandıran bu kişi kendisini kurtarmak için EGM’ye ayrı üyelerimize ve yönetim kurulumuza ayrı konuşmaktadır. Bu durum; Emniyet Sen’e gönül verenlerle aynı noktada olunmadığının aynı özveride bulunmak istemediğinin en büyük göstergesi ve bizler ile davamıza yapılmış en büyük ihanet değil midir?
Sendikamızın kurulmasını istemeyen kurumların, arka bahçesi olan bir konfederasyon bu altı kişiden İRFAN ÇELİK ve ZEKİ KILINÇ’a maaş karşılığı danışman olarak görev vermiş midir? bu duyumlar ortada iken bir konfederasyondan maaş alıyor olmaları bu ihanetin neden yapıldığının en büyük göstergesi değil midir? Bu durum adı geçenlerin neden EGM ile aynı çizgide ifadeler verdiğini tüm açıklığı ile anlatmakta değil midir? kaldı ki; bu altı kişiyi destekleyenlerin ise EGM de bekleyen ihraç dosyalarına rağmen emniyetin elit yerleri olarak gözüken organize ve terör şubelerine atanmaları ve bir tanesinin EGM özel kalem müdürlüğüne atanmış olması’da ayrıca manidardır.
Bir çoğumuz üye olduğumuz bu sendika nedeni ile sıkıntı çekerken bu kişilerin ihraç dosyalarına rağmen ödüllendirmesi tarafımızca anlamlandırılamamaktadır. Kapalı kapılar ardında neler olduğu hangi pazarlıkların yapıldığı tarafımızca da merak uyandırmaktadır.
Ben bu soruların cevaplarımı bulamadığımdan mevcut ihaneti kamuoyu ile paylaşma mecburiyetini hissettim. Benim gibi sizlerinde bu aldatılmışlığın acısını çektiğinizin farkındayım, ancak ben bu mücadeleye sonuna kadar devam edeceğim 7 kez meslekten ihraç edildim. 10 üzerinde ihracım da dosyalar içinde beklemektedir. Yol arkadaşlarımca yarı yolda bırakılmış olmam bu mücadelemi zerre kadar olumsuz etkilemeyecektir. Hiç bir kuvvet beni ve bana inan dava arkadaşlarımı bu haklı davadan geri döndüremeyecektir. YAŞASIN EMNİYET-SEN
Emniyet-Sen gönüllülerine ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Faruk SEZER
Emniyet Sen Genel Başkanı